Kaderin Tuhaf Dengesi

Hayat denen bu serüvende, kimi zaman kendimizi bir cambaz gibi hissederiz. İki ucu sorumluluklarla çivilenmiş bir ip üzerinde denge kurmaya çalışırız. Bir yanda değiştirebileceğimiz şeyler, diğer yanda ise kaderin bize dayattığı, değiştiremeyeceklerimiz.

Kaderin tuhaf bir cilvesidir bu. Bazı şeyler elimizin altındadır, onları şekillendirmek ise bizim elimizdedir. Dilediğince yoğurabilir, istediğimiz kalıba dökebiliriz. Fakat bazı şeyler de vardır ki, kaderin kendini sık göstermemiş soğuk demir parmaklığı gibi karşımıza dikilir. 

Ne kadar çabalarsak çabalayalım, ne kadar yalvarırsak yalvaralım, yine de değişmezler.

Bir insanın boyunu uzatmak mesela, gökyüzünün rengini değiştirmek, geçmişi yeniden yazmak... Bunlar imkansızdır. Tıpkı sevgi gibi. 

Kalbini birine sunmuşsun, ama o kalpte karşılık bulamıyorsun. Ne kadar uğraşsan da, o sevgiyi zorlayamazsın. Fakat asıl trajik olan, bu değiştiremeyeceklerimiz uğruna kendimizi yıpratmamızdır. Sanki elimizde bir sihirli değnek varmış gibi, her şeyi değiştirebileceğimize inanırız. Oysa zaman akıp gidiyor, ve biz değiştirebileceğimiz şeyler için ayıramadığımız zamanı, nafile bir çaba uğruna heba ediyoruz.

Kabul etmeyi öğrenmek. 


Kaderin bize dayattığı şeyleri kabullenmek, onları değiştirmeye çalışmak yerine, değiştirebileceğimiz şeylere odaklanmak.

Kabullenmek peki pes etmek mi? Değil. 

Aksine, gerçekçi olmaktır. Gücümüzün yetmediği yerde, inadına direnmek yerine, enerjimizi daha anlamlı bir mücadeleye yönlendirmektir.

Hayat kısa, ve her saniyesi değerli. Değiştiremeyeceklerimiz için üzülmek yerine, değiştirebileceklerimiz için çabalayalım. Sevgiyi zorlamak yerine, sevebileceğimiz insanlara bakalım. Ve en önemlisi, her anın kıymetini bilelim.

Ne demiş Mükremin Çıtır: "Senin sevdiğin, senin sevdiğin kadar sevmiyorsa seni, sen de sevme gitsin seni sevmeyeni..."

Kaderin Tuhaf Dengesi Kaderin Tuhaf Dengesi Reviewed by Es'Or on Şubat 21, 2024 Rating: 5

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.